“Başbakan Abdullah Gül, Dünya Ekonomik Forumu nedeniyle bulunduğu Davos’ta, iş adamı ve gazetecilerden oluşan küçük bir grupla yaptığı sohbette, ilginç projelerinden söz etti. Bu sohbet sırasında Gül’ün çok fazla yüksek sesle dillendirmeye cesaret edemediği bir projesi de ortaya çıktı: ‘‘20 bin dolara T.C. vatandaşlığı satmak.’’
Gül, bir iş adamının kendisine ‘‘Türk vatandaşlığı satalım’’ önerisini getirdiğini, Türk vatandaşı olmak isteyenlere bu hakkın, örneğin 20 bin dolar karşılığı verilebileceği ve bununla milyarlarca dolarlık bir gelir sağlanabileceğini de anlattı. Gül, daha sonra gülerek, ‘‘Bu proje bana sıcak geldi ama, görüyorum ki, tepkiler daha fazla’’ dedi. Bunun üzerine masada bulunan iş adamı Akfen Holding’in patronu Hamdi Akın, ‘‘Green Card almak için bizim vatandaşımız 70-80 bin dolar veriyor’’ dedi.” Kaynak: Hürriyet Gazetesi, 26.01.2003 (internet baskısı)
Gazetede bu haberi okuyunca neremle gülsem diye ilk önce tereddüt ettim ama sonra ağzımla gülmedim… Bu olayda merakımı cezbeden konulardan birincisi: Kim bu değerli! İş adamımız?
Ahh! Keşke imkân dahilinde olsa da bu üstün! Zekalı iş adamımızla tanışsam. Valla kötü bir niyetim yok. Ticarete atılmayı düşündüğüm için sadece onun bu engin! ve derin ticari zekasından! Faydalanmak istiyorum…
Bu öneriyi başbakana ileten üstün zekalı! İş adamımız, eğer Ankara esnaflarından bakkal Memet Efendi değilse (bence değildir) eminim ki kendi alanında oldukça başarılı birisi (?). Hatta bunu bir adım öne götürüp ülkemizin en çok kazananlar listesinde rahatlıkla ilk 10 girebilecek bir muhterem şahıs olduğuna 100 € bahse girerim (başımızda bu kriz olmasa 1000 €).
Ve hatta Taksim Meydanı’nda çırılçıplak soyunmasına da iddiaya girerim (kışın olmaz ama). Çünkü eğer bu öneriyi yapan Memet efendi olsaydı, abuk sabuk detaylar ve her türlü konuyu magazinleştirmede konusunda uzman olan ülkemizin medyası, zaman zaman:
…Bilmem filanca bakan eşiyle beraber akşam yemeği için geldiği ünlü lokantada yemek arasından eşine “tuzu uzatır mısın?” dedi buna karşılık eşi ilk önce sol elindeki 35000 dolar değerindeki 112 kişilik çatal bıçak takımına ait olan 925 ayar gümüş çatalı 700 dolarlık halis Çin ipeğinden yapılma peçetenin yanına bıraktıktan sonra sağ elinde bulunan yine 925 ayar olan bıçağı tanesi 1250 Euro ‘lük hakiki dökme İtalyan stili el işlemeli kristal şarap bardağının yanına bıraktıktan sonra, asil bir biçimde gülümseyerek tuzu uzattı. Bu arada gülümseme anında hanımefendinin geçen hafta yaptırdığı 15.000 dolarlık porselen dişlerinin muhteşem parladığını belirmekte yarar var, sayın seyirciler ve bu pahalı gülümsemeden sonra hanımefendi holivud sıtarı Demii Muur! gibi iç gıdıklayan seksi bir ses tonu ile “tabii canım” dedi… diye haber yapıp, bu yetmezmiş gibi bir de uzatılan tuzluğu kırmızı daire içine alaraktan hayatında hiç tuzluk görmemiş biz angut! Seyircileri aydınlatmayı kendisine görev saymış değerli medyamız…
Eminim ki, eğer imkanları dahilinde olsa:
Nerdeyse sabah Başbakan’ının evinden canlı yayına geçerek, nının… nının… nının…
Bekleyin: Azzz sonnnraaa canlı yayında…
Başbakan sabah tuvalette kaç dakika kaldı?
Kakasının rengi ne?
Kakasından bir parmak tadımlık alan yarım akıllı muhabirimiz… tadı hakkında ne dedi? Kakasını inceleyen filanca üniversitenin Prof. Dr. Medya Kazım, Başbakanın ait kakanın kalitesinin dünyada ender görülen çok kaliteli kaka çeşidi olduğunu nasıl tespit ettiğini, canlı yayında anlatacak.
Nının …nının…nıın azz sonnnraaa… Canlı olarak ve sadece Kanal Kaka ‘da…. bizden ayrılmayın
diye yayın yapacağına göre bu öneriyi getiren bakkal Memet efendi olsaydı, kesin olarak haberimiz olurdu. Eh! Bugün ayın 27’si ve böyle bir haber olmadığına göre Memet Efendi bu konuda masum. Umarım yakın bir zamanda bu önerinin sahibi ticaret dehasını hep beraber tanırız.
Soru iki: 20 bin Dolar verecek kadar saf, hem de milyarlarca Dolar gelir getirecek sayıdaki kişiyi nasıl bulanacak?
Milyarlarca Dolar demekle dikkatinizi çekerim birden fazla milyar Dolar’dan bahsediyoruz Türk Lirası’ndan değil. Ama biz iyi niyetle bu rakamı bir milyar olarak kabul edelim ve hesaplayalım 1,000,000,000, $ ¸20,000 $ = 50,000, (elli bin) kişi.
Zannımca bu iş adamımız, milyarlarca dolar dediğine göre gözüne Çin Halk Cumhuriyeti’ni kestirmiş olmalı. Belki de Afrika kıtasını, eğer olmazsa? Hindistan, Pakistan………
Soru üç: Hadi diyelim ki, bu yukarıda adı geçen ülke ve kıtanın insanları varlarını yoklarını satıp, üstünü borç, harçla yirmi bin doları tamamladılar ve ayrıca aynı gün, aynı saatte topluca yaptıkları kokain partisinin etkisiyle şuursuz bir şekilde Türk vatandaşlığına geçmeye karar verdiler. Daha sonra yollara düşüp Ankara’nın Gölbaşı girişine kadar geldiler ve paşa, paşa başvuru sırasına girdiler, sırası gelen görevli memurun karşısına oturdu…
Eeee! Ondan sonra ne olacak?
Yani insanlara nasıl aş, iş, ev, bark verilecek?
Bu insanlardan nüfus kâğıdı sureti isteyen hatta bu konuda ısrar eden devlet memuru hakkında DGM savcısı devletin gelirini engellemeye teşebbüsten kaç yıl mahkûm edilmesi isteyecek?
Doğma büyüme 30 milyon kadar Türkiyeli açlık sınırının altında yaşar iken hangi akıllı bu öneriyi ortaya attı, diyenlere nasıl bir cevap verilecek?
Faili meçhullerden, faili maganda şoförlerden, faili akılsız politikacılardan, boktan medya kuruluşlarından…
Diye ben kaptırmış koşar adım misali yazarken, sabaha karşı bir mola verdiğim sırada…. internetten okuduğum gazetede (28 Ocak) bu teklifi yapanın, dediğim gibi ülkemizin önde gelen kodamanlarından birine ait olduğu ortaya çıktı ve bu üstün zekalı! İş adamımız yaptığı açıklamada, Türki Cumhuriyetlerinin, Afganistan’ın, Pakistan’ın (her iki ülke de dünya uyuşturucu pazarının can damarı. D.O.) zenginlerinin elinde bulunan kayıt dışı (kara paranın) memleketimize gelmesinin iyi olacağını ve de ‘‘Yarın öbür gün Irak’tan bir göçle karşılaşırsak, bu 20 bin dolar tarifesi elimizde bir koz da olacak. 200 bin kişi mi geldi. ABD’ye, Birleşmiş Milletlere bakın kardeşim bu kadar adam geldi tarife bu diyebileceğiz. Yıllardır Türkiye göçmen alır, vatandaş alır. Bari bunu paraya çevirelim.’’ diyor ve benim tok gözlü hesabıma karşın, zatı muhterem 1,000,000 (bir milyon) kişiden yaklaşık 20 milyar dolar gelir geleceğini hesaplıyormuş.
Hadi şu önerilerde benden kıyak olsun.
Oldu olacak, bombalardan kaçan…
1. Iraklı bebekli annelere verilen her 500 gr. süt tozuna karşılık 50 dolar isteyelim.
2. Yeteri kadar parası olmayan Iraklıları oracıkça kurşuna dizelim kurşun parasını BM isteyelim, cesetlerin yağlarından Hamido marka sabun yapıp iç ve dış piyasaya sunalım, geriye kalan kemiklerinden elbise düğmeleri yapıp anaokullarına bedava dağıtalım.
3. Güzel Iraklı kadınları dünyanın dört bir tarafına hayat kadını olarak ihraç edip paraya para demeyelim.
Afganistan ve Pakistan’dan gelecek olan uyuşturucu ağalarına…..
1. Zahmet olmasın diye memleketimizin muhtelif şehirlerine uyuşturucu hammaddesi ekelim.
2. Türki Cumhuriyetinden gelecek olan mafyanın adamlarından koruma orduları kuralım, hatta para karşılığında onlara askeri eğitim verelim.
3. Küçük yaştaki Iraklı kız çocuklarını fahiş fiyatla satalım. Ülke olarak köşeyi dönelim ama, içlerinden en güzellerini Uludağ ve Kuşadası’ndaki Hotellerde iç piyasaya sunalım…….
…Silifke’nin yoooğurdu kız seni kimler doğuurdu…………….
..Bızztt dızzzttt hobala hobala yandan yavrum yandan
….Babaa! Babaaa!!
…Anneee!!! koş babam çıldırdı yine…
…Demirhan, hayatım ne oldu? Kızım çok çabuk bir ambulans çağır bak babanın ağzından yine köpükler gelmeye başladı …Demirhan ?????
…hübülü hübülü hüblühübülü hübülü hübülü
Vah vah tüh!!! gitti gül gibi adam gördün mü? Demirhan hadi canım gayret et biraz kalk…
…Onları uff yap, uff
…Tamam canım onların hepsini ben uff yapacam, hadi sen şimdi kalk!
…Demirhan canım, yeme gazeteyi bak sonra zehirleneceksin!
Yazı İşlerinden önemli not: Demirhan arkadaşımız yazısının sonunu göremeden Böblingen Devlet hastanesi psikiyatri bölümünde tedavi altına alınmıştır (ziyaretine giden lütfen Demirhan’a fındık fıstık atmasınlar ayıp oluyor)
Mısmıl olun

Demirhan Ocak